Sponsorlu Bağlantılar
Bir kişinin böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri ve kalbi sağlıklı kalırken, beyni bu organlara oranla daha hızlı yaşlanabilir mi? Bu sorunun yanıtı ne yazık ki “evet”. Bunlarla ilişkili olarak son yıllarda üzerinde durulan “Bilişsel Rezerv Teorisi”; beynimizin bir kumbara gibi doğuştan itibaren beslenme biçimimiz, aldığımız eğitim, yaşam tarzımız ve geçirdiğimiz hastalıklar sonucunda zenginleştiği ya da fakirleştiği, bir başka ifadeyle ‘erken yorulduğu’ esasına dayanıyor. Peki beynimizi hızla yaşlandıran faktörler neler? Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin, beynimizde hasar oluşturan 6 tehlikeyi anlattı
Imperial College London’da yapılan bir araştırmada; Kovid-19’un bilişsel (kognitif) etkileri incelendi. Araştırmada; bu hastaların bir bölümünde Kovid-19 enfeksiyon bulguları düzeldikten aylar sonra dahi devam edebilen dikkat, bellek ve odaklanma bozukluğu tarzında bir çeşit ‘zihin bulanıklığı’ tanımlandı. Yapılan IQ testlerinde ise hastaların Kovid-19 enfeksiyonu öncesine oranla yüzde 10’a varan kayıp yaşadığı gösterildi.
Kolesterol yüksekliği, kalp ritim ve kapak bozuklukları, yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve diyabetin neden olduğu beyin-damar hastalıkları, beyni yoran önemli hastalıklar arasında yer alıyor. İyi kontrol edilemeyen şeker ve kan basıncı düzeyleri, kalp ritmini etkileyen durumlar ve damar sertliğine (ateroskleroz) neden olabilen kolesterol yükseklikleri, beynin kanlanmasını bozarak yavaş veya ani gelişen beyin hasarına yol açabiliyor.
Ani gelişen olaylar genellikle semptomatiktir, yani belirti verir. Ancak tanı konularak tedavi edilebilse de çoğu hastada beyin dokusunda ciddi kalıcı hasar oluşuyor. Özellikle kontrol altında olmayan diyabet ve hipertansiyon gibi durumların neden olduğu küçük damar hastalıkları ise eğer beynin kritik alanlarını, örneğin bellekle ilgili alanları etkilemediyse çoğunlukla sessiz ve sinsi seyrediyor.
Uyku, beynin dinlendiği, çöplerini boşalttığı ve gücünü tazelediği bir süreç. Uyku sırasında salgılanan hormonlar beyin ve ruh sağlığı için de büyük önem taşıyor. Ayrıca gün içerisinde beyinde üretilen anormal yapıdaki proteinler uyku sırasında beyinden temizleniyor. Uyku düzensizliği bu anormal proteinlerin birikerek Alzheimer hastalığına yol açan patolojik sürece katkıda bulunmasına yol açıyor. Bu nedenle uyku bozuklukları sadece beyni yoran değil aynı zamanda doğrudan Alzheimer hastalığıyla ilişkili olabilen ciddi klinik durumlardır.
Çoğunlukla beslenme eksikliği ile ilişkili olan, ancak mide ve bağırsak hastalıkları sonucunda emilimin bozulması nedeniyle de görülebilen B1, B6, B12 ve D vitamini, folik asit gibi vitaminlerin veya demir gibi önemli yapıların eksikliği sinir hücrelerinin fonksiyonunu bozuyor ve bu eksiklik uzun sürerse, beyinde kalıcı hasara yol açabiliyor.
Sinir hücrelerinde her saniye yüzlerce kimyasal reaksiyon gerçekleşiyor. Bu kimyasal reaksiyonların en önemli yapıtaşları arasında; sodyum, potasyum, klor ve magnezyum gibi elektrolitler yer alıyor. Beslenme yoluyla bu elektrolitlerin eksik veya fazla alınmaları, yetersiz su içmek veya kronik böbrek hastalıkları vücutta elektrolit bozukluklarına yol açabiliyor.
Böbreklerin filtreleme görevini yapamaması sonucunda böbrekten atılması gereken ilaçların kan düzeyinin çok yükselmesi aşırı dozda ilaç almışçasına beyinde yan etkilere neden olabiliyor. Örneğin kan sulandırıcı bir ilacın böbrekten atılamaması ve kanda aşırı doza ulaşması beyin ve diğer organlarda kanamaya yol açabiliyor. Yaşlılıkta görülen böbrek bozukluklarının önemli bir bölümü yetersiz su içmeye bağlı olarak görülüyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Hiç yorum yok:
Comments